Muradiye Camii’nin güneyinde, avlu duvarındadır. Çeşme yapılan onarımlar sebebiyle özgünlüğünü yitirmiştir. Çeşmenin ayna taşı ve kitabe boşluğu yuvarlak bir kemerle oluşturulmuş bir nişin içerisindedir. Yanda yine yuvarlak kemerlerle oluşturulmuş küçük nişler yer alır. Bu nişler ortadaki kemerin iyi yanında olup, seki şeklinde oluşturulmuştur. Bu gün çeşme akar durumdadır. Ancak orta nişin duvarında gömülü olan ve kullanılmayan, mevcut durumdaki ayna taşından, çeşmenin üç lüleli olduğu anlaşılmaktadır. Çeşmenin eski fotoğraflarında kalem işi süslemelerin olduğu görülmekte olup, 19. yüzyılın mimari formları ve bezeme üslup
özelliklerini taşımakta olduğu anlaşılmaktadır. Çeşme, Osmanlı erken dönem çeşmelerinde gördüğümüz tuğla kirpi saçak ile sonlandırılmamış olup, aksine bu formdan tamamıyla farklı, dışa çıkma yapan bir çatı görünümünde yapılmış bir saçak ile sonlandırılmış ve ahşap tavanı da çıtalar ile geometrik şekiller verilerek süslenmiştir.
Külliyenin içerisinde yer alan diğer bir anıtsal çeşme ise, II. Murad Medresesi’nin batısındadır. Çeşme, Erken dönem Osmanlı Çeşmelerinin mimarı form ve sanatsal üslubunu taşımaktadır. Kirpi saçak ile sonlandırılmış, sivri kemerli çeşmenin ayna taşı ve kurnası bu sivri kemerle oluşturulmuş niş içerisindedir. Çeşme tümüyle tuğladan inşa edilmiştir. Tuğla örgüsünün farklı kompozisyonlar oluşturacak şekilde işlenmiş olması, çeşmeye hareketlilik kazandırmıştır. Aynı zamanda çeşme, Bursa’da ki eş dönemli çeşmeler arasında, tuğla süslemeleri ile de ayrıcalıklı bir yere sahiptir.